Mersin Böcek İlaçlama - 0532 132 91 97 - Mersin Haşere İlaçlama

Mersin Böcek İlaçlama - Sağlıklı Günler Sunuyoruz - 0532 132 91 97

Join the forum, it's quick and easy

Mersin Böcek İlaçlama - 0532 132 91 97 - Mersin Haşere İlaçlama

Mersin Böcek İlaçlama - Sağlıklı Günler Sunuyoruz - 0532 132 91 97

Mersin Böcek İlaçlama - 0532 132 91 97 - Mersin Haşere İlaçlama

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Mersin Böcek İlaçlama - 0532 132 91 97 - Mersin Haşere İlaçlama

SGS Böcek İlaçlama (Sağlıklı Günler Sunuyoruz)


    TAŞUCU KENT GEZİSİ

    MersinLee
    MersinLee
    Admin


    Mesaj Sayısı : 178
    Usta : 545
    Kayıt tarihi : 29/01/08
    Yaş : 37
    Nerden : Mersin

    TAŞUCU KENT GEZİSİ Empty TAŞUCU KENT GEZİSİ

    Mesaj tarafından MersinLee 22nd Haziran 2009, 08:03

    Kent gezisi

    Kentte Türk – İslam mimarisi örnekleri de var. Taşköprü’nün karşısında bulunan Selçuklu eseri cami Alaaddin Keykubat döneminde yapıldığı için sultanın adı ile anılıyor. Daha yaygın olarak da Merkez Camisi diye biliniyor.

    Diğer bir cami Reşadiye. Sultan Reşat zamanında yapılmış. (1912). Caminin doğu ve batı yanındaki sundurmaları destekleyen sütunların başlık ve tabanlıklarının Korint tarzı olduğu dikkati çekiyor. Mermer ve kireçtaşından yontulmuş sütunlar yöredeki eski kalıntılardan sağlanmış.

    Tevekkül Sultan Türbesi de Taşköprü’nün hemen yanında. Üzerindeki çatı sonradan yapılmış. Türbe’nin yazıtı yok ve kime ait olduğu da bilinmiyor. Selçuklu hanedanından birine ait olduğu rivayet olunan türbe halktan saygı görüyor.

    Atatürk Evi Müzesi restore edilmiş güzel bir taş yapı. 1925 yılında Atatürk’ün gecelediği ev Atatürk’ün kullandığı eşyalarla birlikte müze haline getirilmiş.

    Kültür Evi 1995 yılında belediye tarafından açıldı. Silifke kültürünün tanıtımı amacıyla düzenlenen evde halk müziği, halkoyunları ve tiyatro kursları düzenlenen güzel bir yapı. Bir de Kültür Sarayı var. Burası da restore edilmiş tarihi bir yapı.

    Silifke Kalesi









    Günümüz Silifke kentinin arkasını verdiği kalenin ilk kuruluşunun geç Helenistik veya erken Roma döneminde olduğu düşünülüyor. Birçok onarım ve değişiklik geçiren kalenin bugünkü görünümü Ortaçağ kalesi.

    Silifke’ye hakim 185 m. yüksekliğindeki tepe üzerine kurulmuş kalenin etrafı sulu hendek ile çevrili. Oval biçimli kalede kemerli galeriler, su sarnıçları, depo ve diğer amaçlar için kullanılan yapılara ait kalıntılar bulunuyor.

    Ünlü Türk gezgini Evliya Çelebi Seyahatname’sinde 17. yy.da kalenin 23 burcunun bulunduğunu, içinde cami ve 60 ev olduğunu yazıyor. Günümüzde ayakta kalan on burç var.

    Tekir Ambarı

    Kalenin eteğindeki Bizans yapımı su deposuna günümüzde Tekir Ambarı deniliyor. Döneminde kentin su ihtiyacını karşılayan bu büyük sarnıç 46 m. uzunluğunda, 23 m. genişliğinde ve 14 m. derinliğinde. Doğu köşesindeki helezonik merdivenle içine inilebiliyor.

    Anadolu’da bulunan sarnıç mimarisinde örneği az görülen sarnıcın tüm duvarları su sızmasını önlemek ve ayrıca anıtsal bir özellik kazandırmak için düzgün kesme taslarla desteklenmiş. Uzun kenarında 8, kısa kenarında 5 yuvarlak kemerli niş oluşturulmuş.

    Taşköprü (Kalycadnos Köprüsü)

    Kentin ortasından geçen Göksu üzerindeki Roma köprüsü günümüzde de kullanılıyor. Köprü İ.S. 77 – 78 yıllarında Kilikia valisi Octavius Memor tarafından İmparator Vespasianus ile oğulları Titus ile Domitianus adına yaptırılmış.

    Yedi gözlü köprü Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde de kullanılmış ve onarımlar görmüş.

    Roma Tapınağı (Jüpiter Anıtı)

    Kent merkezindeki tapınağın orijinal halinde uzun kenarlarında 14’er, kısa kenarlarında sekizer sütun bulunuyordu. On metre boyundaki Korint başlıklı bu sütunlardan sadece biri ayakta. Tapınakta 1980 yılında başlayan kazılar aralıklarla sürüyor.
    İ.S. 2. yy.da yapıldığı anlaşılan tapınak, Hıristiyanlık döneminde bazı değişiklikler yapılarak kiliseye dönüştürülmüş. 5. yy.da yaşamış tarihçi Zosimos tapınağın, ovadaki ürünlere musallat olan çekirge istilasından kurtarmak için tanrı Apollon’dan yardım isteyen halka Apollon’un kuş sürüsü göndererek yardımcı olması üzerine şükran ifadesi olarak yapıldığını yazıyor. Ama Zeus’a adanan bir tapınak olduğu görüşü de ileri sürülüyor.




    Ayateklâ (Hagia Theokleia) / Meryemlik










    Silifke – Taşucu yolunun 4. km.sindeki işaretten dönüp 1 km. içeriye girilince yörede Meryemlik olarak bilinen şehitliğe ulaşılıyor. Aslında daha iyi bir seçenek bugün de yürünebilen antik yoldan yürüyerek gitmek. İki bin yıllık yoldan yürümek bir başka duygu. Her yıl 13 -14 Eylül tarihinde Azize Theokleia anısına yapılan anma töreninde de bu yoldan yürünüyor. Ve mağarada ayin yapılıyor.

    Burada küçük bir bekçi evi var. 09.00 – 12.00 / 13.30 – 18.00 arası açık olan ören yeri kış mevsiminde 08.00 – 17.00 arası açık. Bekçi evinin yan tarafında büyük bir sarnıç kalıntısı görülüyor.

    Azizenin mezarı ise birkaç basamakla inilen bir mağara içinde.

    Önce Hıristiyan inancında çok önemli yeri olan bu azizenin yaşamına göz atalım:

    Azizenin bir süre yaşadığı ve kaybolduğu mağaraya birkaç basamak inilerek giriliyor. Aydınlatma bulunan mağarada ana düzlüğe (nef) varılıyor. Yan nefler orta düzlükten Dor tarzı üçer sütunlu sıralarla ayrılmış. Azize Teklâ’yı gösteren 1.70 x 1.05 metre boyutlarındaki yağlıboya tablo Çukurova Otelciler Birliği tarafından geçtiğimiz yıllarda konuldu.

    Bugünkü yer altı kilisesi 4. yy.dan kalma hali. Tavanın köşelerinde renkli cam mozaiklerden parçalar görülebiliyor.

    Ören yerinde başka eserler de görebiliyoruz. Yalnız apsisinin bir parçası ayakta duran kilise aslında dev bir yapıydı ve küçük bir kilisenin yerine yapılmıştı. Büyük sarnıcın 150 m. kuzeyindeki vadinin içinde de Adak Kilise var. Temelleri ve apsisinin izleri günümüze ulaşabildi. Adak kilise ile küçük kilisenin arasında hamam kalıntısı bulunuyor. Mezarlıkta anıtsal mezarlar görülüyor. Şehitlik surla çevriliydi, günümüze ulaşamadı.

    Uzuncaburç (Diocaesarea)



    Arkeolojik zenginliği ile de ünlü Silifke’de bu mirasın en görkemli anıtlarında birisi Uzuncaburç. Kent merkezine en uzak olan ören yerine Demircili – İmamlı – Keşlitürkmenli köylerinden geçilerek ulaşılıyor.

    Halen kazıların sürdüğü ören yeri Olba Krallığı’nın kutsal alanıydı. Olba Krallığı Seleukoslar’a bağlıydı.

    Roma yöreye egemen olunca bu ibadet yerini Olba’dan ayırarak bağımsız bir kent haline getirdi. Diocaesarea (Tanrı İmparator Kenti) adıyla bağımsızlaşan kent hızla gelişti. 400 x 300 m. boyutlarında bir surla çevrildi. Sütunlu caddeler, Şans Tapınağı, tiyatro, spor salonu, çeşme gibi görkemli yapılarla süslendi. Kendi adının yazılı olduğu Roma parası bastı.

    Uzuncaburç deniz seviyesinden 1184 m. yüksekte. Antik kentin yapıları ile günümüz beldesinin yapıları iç içe. Antik kent Uzuncaburçlularla birlikte yeni bir hayatı yaşıyor gibi.

    Sütunlu Ana Cadde

    Şans Tapınağı’ndan başlayan cadde İ.S. 1. yy’da yapılmış. Kuzey kent kapısından gelen bir başka sütunlu cadde ile kesiştikten sonra sağda Zeus Tapınağı, solda Çeşme Binası’nı görüyoruz. Tören kapısından geçince sağda tiyatro var. Yol, doğu kent kapısına uzanıyor.

    Tören Kapısı

    Çınarlı Kahve’nin önünde,yarısı yıkılmış. Aslı beş gözlü olan anıt, törenlerin yapıldığı yerdi. Mimari ögeleri korunmuş.

    Çeşme

    Tören Kapısı’nın sağı ilerisinde yıkık durumda. Limonlu Çayı kaynağından 36 km.lik bir su yoluyla buraya su getirilmiş. Suyolu tünel, kanal ve arıklar şeklinde farklı bölümlerden oluşmuş. İ.S. 2. yy’a tarihleniyor.

    Zeus Tapınağı

    Sütunlu ana caddeye bitişik, güneydeki avlu içinde bir sütun ormanını andırıyor günümüzde. Tapınak 39.70 m. uzunluğunda ve 21.10 m. eninde tek sıra sütunlu görkemli bir yapıydı. Tapınağın Hitit Yağmur ve Fırtına Tanrısı Tarhund Tapınağı’nın yerine yapıldığı düşünülüyor.

    Tapınak 5. yy’da büyük değişiklikler yapılarak kiliseye çevrilmiş.

      Similar topics

      -

      Forum Saati 17th Mayıs 2024, 05:59